13 Eylül 2008 Cumartesi

Tanrı'nın Sırrını Keşfetmek!!

Son günlerde herkes CERN' deki LHC deneyini ve bu deneyin dünyayı yok etme olasılığını konuşuyor. Peki, bilim çevrelerinden çıkıp da kahvelere kadar ulaşan ve henüz başladığı günde oluşan sıra dışı depremlerle de ilişkilendirilip insanların korkularını artıran, Vatikan’ın da karşı çıktığı tarihin en büyük deneyi nedir, neyi amaçlar ve insanlık tarihine ne tür katkıları olabilir? Hep birlikte bu konuya bir göz atalım.

CERN, toplam çalışan sayısı 8 bini aşan İsviçre’de bulunan Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi’dir. 1954’te kurulmuş ve aralarında World Wide Web adresleme sisteminin de bulunduğu birçok buluşu gerçekleştirmiştir. Şu sıralar ise, malumunuz, tarihin en büyük deneyini yapıyorlar. CERN’ deki Hadron Çarpıştırıcısı deneyini Avrupa ülkelerinin yanı sıra ABD, Çin, Japonya, Rusya ve Hindistan da destekliyor. Türkiye de CERN’ e tam üye olmamasına rağmen araştırmalara bilim adamları aracılığıyla destek sağlıyor. Deneyin maliyeti hakkında ise milyarlarca dolarlardan bahsediliyor.

Peki, nedir bu deney? Yerin 150 metre altında 27 kilometre uzunluğundaki tünelde ışık hızına yakın hızda hareket eden proton parçacıkları saniyede 40 milyon kez çarpıştırılacak, bu sayede de mikro ölçekte bir Big Bang (Büyük Patlama) gerçekleştirilecek. Bu deneyde açığa çıkması beklenen madde teoride Big Bang sırasında oluşan ve maddeye kütle kazandırdığı tahmin edilen, tanrı parçacığı diye de tabir edilen, Higgs bozonu. Ancak röportajlara ve deneylere bakıldığında CERN yetkilileri de ne olacağını tam olarak kestiremiyorlar ve heyecan içinde bekliyorlar. Çünkü bu güne kadar bu konudaki çalışmalar yetersizdi ve her şey teoride kalmıştı. Ama şu bir gerçek ki, büyük bir buluş yapmak üzere olduklarına hemfikirler. Yalnız bu konuda dünya bilim otoritelerince de kamuoyuna yansıyan tartışmalar var. Bir kısım uzmanlar parçacıklar çarpıştığı sırada oluşacak kara deliklerin dünyayı yutabileceğinden çekiniyorlar. Bunun dışında oluşacağı tahmin edilen strangelet (Türkçe’de bunlara “garipçik” diyebiliriz.) parçacıklarının da ne tür bir sonuç yaratacağı bilinmiyor ancak en çekinilen konulardan biri de bu. Diğer taraf ise çok küçük ölçekte oluşacak bu kara deliklerin kütle çekim enerjisi çok düşük olacağı için oluşur oluşmaz yok olacağını savunuyor. Buna kanıt olarak da her an uzaydan gelen yüksek enerjili parçacıkların dünyamıza çarpmasını ve bu konuda olumsuz bir sonuca yol açmamasını gösteriyorlar. Çarpışma bir buçuk-iki ay içinde gerçekleşecek, sonucunu beraber göreceğiz ya da kötü ihtimalle hiçbirimiz göremeyeceğiz:)

Bu konudaki tartışmalar için şu adrese de bakabilirsiniz:
http://www.risk-evaluation-forum.org/


Peki, bu deneyin katkıları neler olabilir? Deney sonuçlarının fizik kanunlarını değiştireceği ve yeni parçacıkların keşfedileceği öngörülüyor. Atomun içindeki proton ve nötronları oluşturan kuark ve gluon parçacıkları gözlenecek. Önce atomu sonra çekirdek ve elektronları; daha sonra da çekirdek içindeki nötron ve protonları keşfeden insanoğlu için belki de bilimde bir sınıf daha atlamanın vakti geldi. Bu deney nanoteknoloji, elektronik, enerji, süper iletkenler gibi birçok konuda köklü devrimlerin tetikleyicisi olabilir. “2001: A Space Odyssey” deki benzetme gibi belki de yeni bir çağa adım atan bir “bebek” sayılabilir insanoğlu. Bu konudaki gelişmeleri ancak bekleyerek görebileceğiz.

CERN ve Bilişim
Tüm bunların dışında beni ilgilendiren kısımların başında CERN’ in çalışmalarının bilişim dünyasına şimdiden sağladığı katkılar yer alıyor. CERN’ in ürettiği bilgi miktarının devasa boyutları sebebiyle artık WWW altyapısı yeterli gelmiyor. LHC (Large Hadron Collider) Projesi ile daha da artacak bu bilgi akışını sağlamak için CERN araştırmacıları yeni bir bilişim altyapısı kurmuş durumda. GRID adı verilen bu “süper hızlı internet” şu an çok kısıtlı bir kullanıma sahip. Ancak altyapı çalışmaları dünyanın çeşitli yerlerinde başlamış durumda. Dünya üzerinde birçok bilgisayarı birbirine bağlayıp müthiş bir işlem gücü oluşturmaktan bahseden bu proje ile kullanıcılar tüm bilgilerini internette saklayacak ve bu bilgilere dünyanın herhangi bir yerinden ulaşabilecekler.

Bu konuda ayrıntılı bilgiye de şuradan ulaşabilirsiniz:
http://www.timesonline.co.uk/tol/news/uk/science/article3689881.ece


Düşünün bir kere CERN’ deki LHC projesinde çok küçük zaman birimlerinde oluşacak parçacıkları 4 detektörle gözlemlemek ve bu verileri yeterince hızlı bir şekilde işleyip depolamak için CERN’ in zaten bu konulara ağırlık vermesi gerekiyor. Yıllık 15 petabyte (15 milyon gigabyte) bilgi üreten (bu yıl 20-25 petabyte’a çıkması bekleniyor) CERN’in bu konuda elbette ki en büyük devrimci olması çok doğal. Zaten CERN’de halihazırda yaklaşık 100 bin bilgisayarın birbirine bağlanmasından oluşan bir süper bilgisayar kullanıldığından bahsediliyor(Ben internetin yalancısıyım(: ). Yani bilişim alanındaki insanların da ufuklarını geliştirip bu türden bir devrime de hazır olması gerek.


CERN’ de “Tanrının sırrı” nı araştıran LHC projesinin 10 yıl süreceği tahmin ediliyor. Bizler de sonuçlarını ömrümüz yettiğince görecek, belki de tanrının sırrına ortak olup, şaşırmaya devam edeceğiz. Umarım o zamana kadar Türkiye de, CERN’e tam üye olur:)

Deneyle ilgili daha detaylı bilgi için şuraya bakabilirsiniz:
http://www.biltek.tubitak.gov.tr/haberler/fizik/s-484-8-10.pdf

1 yorum:

Suna Eralp dedi ki...

Malesef bu deneyin bırak sonuçlarına erişmeye, işleyişine devam edilmesi için bile gelecek baharın beklenmesi gerekiyor. Böyle büyük çaptaki deneylerin istenilen koşullarını sağlamak için de büyük çapta zaman gerekiyor tabii ki. Dünyada hatta Türkiye'de de herkesin, hakkında bir fikir sahibi olduğu bu deney daha uzun yıllar gündemde olacak. Keşke gündemimiz hep böyle olsa :)